Temmuz 2019 Bulteni haberinin gerçek görüntüsü.
2019-09-27 15:22
Bu sayımızda;
Hatay’ın Anavatana Katılması
Misak-ı milli sınırları içerisinde yer alan Hatay, Mondros Ateşkes Antlaşması sonrasında Fransızlar tarafından işgal edilmişti. Nüfusun çoğunluğu Türklerden oluşan Hatay, sahip olduğu İskenderun Limanı nedeniyle gerek ekonomik gerekse askeri açıdan stratejik bir bölgeydi. Ancak Sakarya Savaşı sonrası koşullarında Fransa’yla imzalanan Ankara Antlaşmasıyla Hatay, Fransız mandası altındaki Suriye’ye özel bir yönetim, resmi dilinin Türkçe, para biriminin ise Türk lirası öngörüsü altında bırakıldı.
Buna göre bölgede bulunan Türkler,
* Kültürlerini geliştirebilmek için her türlü kolaylıktan yararlanacak,
* Kurulacak Türk okullarında Türkçe öğretim yapılabilecek,
* Hatay idaresinde görevli idareci ve memurluklar için Türklerden, nüfusları oranında atama yapılacak,
* Hatay için özel bir bayrak belirlenmesi de kabul edilmişti.
Ancak Fransa, 1936’da sömürgesi olan Suriye ve Lübnan’ın egemenlik haklarını tanıyarak bölgeden askerlerini çekince tarihimize “Hatay Sorunu” olarak geçen sorun baş gösterdi.
Bunun üzerine Türkiye, aynı egemenlik hakkının Hatay’a da tanınmasını istedi. Atatürk, 1936’da yaptığı meclis açılış konuşmasında, “Bundan böyle Fransızlarla aramızda senelerdir sürüp giden davanın neticelenmesinin zamanı gelmiştir.” diyordu.
Bu kararlı tutumunu eyleme geçiren Atatürk, “Antakya – İskenderun ve Havalisi Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti” başkanı olan Tayfur Sökmen’e şu talimatı vererek konuyla doğrudan ilgilenmeye başladı:
“Sökmen, bugünden itibaren davaya resmen el kondu. Antakya-İskenderun ve havalisinin adı bundan böyle Hatay’dır. Cemiyetinizin adını “Hatay Egemenlik Cemiyeti” olarak değiştirin ve faaliyetinizi bu isim altında yürütün.”
Atatürk’ün ısrarla üzerinde durduğu Hatay konusu Milletler Cemiyetine taşındı. 1937’de Milletler Cemiyetinde Türkiye’nin bu konudaki görüşleri kısmen dikkate alınmak suretiyle o zamanki adıyla “Sancak” adıyla Hatay’ın özerk bir bölge olması kararlaştırıldı. Ancak Hatay Sorunu çözülmüş değildi.
Hatay Meclis seçimleri sırasında yaşanan sorunlar üzerine Atatürk, 1938’in Mayıs ayında ilerlemiş hastalığına rağmen Mersin’e kadar geldi. Hatay sorunu ile ne kadar yakından ilgilendiğini ve Hatay’ı ne kadar önemsediğini hayatını riske atarak bir kez daha göstermiş oldu. Bu gelişmeler üzerine Ağustos 1938’de yapılan seçimlerden sonra Hatay Meclisi 2 Eylül 1938’de ilk toplantısını yaptı ve bağımsız Hatay Devletini kuruldu.
Atatürk, Hatay’ın bağımsızlığını ölmeden önce görebilmişti. Ancak Hatay’ın Türkiye’ye katılımı Atatürk’ün ölümünden sonra gerçekleşebildi.
İkinci Dünya Savaşı’nın başlama olasılığının uluslararası dengeleri değiştirmesi üzerine Türkiye ile Fransa arasındaki yakınlık arttı. İki devlet arasında varılan antlaşma sonucu Hatay Meclisi 29 Haziran 1939’da Türkiye’ye bağlanma kararı aldı. TBMM, 7 Temmuz 1939’da kabul ettiği bir yasa ile Hatay’ın Türkiye’nin bir ili olduğunu karara bağladı.