23 sene önce, bir Türk Kalesi daha düştü. (24 Temmuz 1995)
Sadık Ahmet, bir düğüne giderken Gümülcine-İskeçe karayolunda Susur Köyü yakınlarında bir trafik kazasında öldü. Ölmedi ŞEHİT Oldu.
Gencecik, hayatının baharında ve her anı Türklük Mücadelesi ile geçmiş Sadık Ahmet,
Medeni ve Demokrat Yunanlıların bütün saldırılarına ve işkencelerine göğüs geren Sadık Ahmet,
Bilin ki bu domuz sürüsü tarafından öldürüldü.
Batı Trakya Türklerinin tartışmasız en büyük lideriydi. 47 yıl süren kısacık hayatına Bütün Türk Dünyasını sığdırmıştı.
Batı Trakya’nın bu yiğit Çocuğu, baskılara, işkence görmesine, hapse atılmasına rağmen inancını ve Türklük sevgisini sonuna kadar yaşamaya kararlı olduğu için Yunanlıların öfkesine kurban edildi.
Mücadelesinde Batı Trakya semalarından göklere yükselttiği bayrağı asla yere indirmedi.
1994 yılıydı, İzmir’de yaptığımız Türk Kurultayına özel arabasıyla geliyordu. Büyük Efes Otelinin önüne geldiğini haber verdiler. Karşılamaya çıktım. Gözleri sevinçten ışıl ışıldı. Dünya’da yaşayan Türklerin büyük bir kısmıyla tanışacak, Batı Trakya’nın dertlerini Türk Dünyasına anlatacaktı. Otele girerken Otel görevlilerine arabasını oto parka almalarını söylediğimde, aracındaki benzin ancak İzmir’e kadar yetmişti. Ama o mutluydu, sonuçta TÜRK vardı.
Can dostumu, biricik kardeşimi kaybetmenin 23nci yılında onu rahmetle anıyorum.
Batı Trakya’nın kahraman evladının, Türk Dünyasına yaktığı meşalenin ilelebet sönmeyeceğini, söndürtmeyeceğimizi bir kez daha buradan haykırıyorum.
Sen rahat uyu. Kalbimizden, gönlümüzden, aklımızdan hiç çıkmadın.
Senin; Antalya ve İzmir’deki sohbetlerini, senin; güller açan yüzü, senin; sevgi ve dostluk saçan gözlerini çok özledim.
23 seneden beri ben bu gün hep ağlarım.
Nur içinde yat. Ruhun şad olsun.
Atila Şimşek