GULCA KATLİAMI
Çin Halk Cumhuriyeti’nin Doğu Türkistan halkını sindirmeye yönelik Gulca şehrinde gerçekleştirdiği katliamı şiddetle kınıyoruz.
Dünyada en büyük asimile hareketinin uygulandığı Doğu Türkistan’da 21nci yüzyılda da Çin zulmü devam etmekte ve her geçen gün şiddetlenerek artmaktadır. Kırk milyon Doğu Türkistan Türk’ü, 20.inci yüzyılda olduğu gibi bu yüzyılda da, sesini duyurmak, insan hak ve hukukunu elde etmek için büyük mücadeleler vermektedir.
Bundan 22 yıl önce 5 Şubat 1997 günü akşamı Doğu Türkistan’ın Gulca şehrinde Kadir gecesi münasebeti ile dini ibadetlerini yerine getirmek için toplanan bir grup kadın ve çocuk tutuklanmıştır. Bu olaydan sonra tutuklananların akrabaları suçsuz olan bu insanların serbest bırakılmalarını istemişlerdir. Bunun üzerine Çinli polisler nezarette tutulan üç kadını demir çubuklarla vurup öldürerek saçlarından sürükleyip cansız bedenlerini yakınlarının önüne atması ile başlayan olaylar kısa sürede büyüyerek bir halk ayaklanmasına dönüşmüştür. Ramazan ayında çıkan bu olayların hızla yayılması ile halk tek vücut olarak hareket etmiş ve Gulca’nın ilçelerine kadar yayılmıştır.
Çin Halk Cumhuriyeti hükümeti olaydan sonra bölgeye çok sayıda asker sevk etmiş ve bu ayaklanmayı çok kanlı bir şekilde bastırmıştır.
Doğu Türkistan’daki bu katliam ve tutuklamalar 1997 yılından günümüze kadar Çin hükümetinin “100 günlük sert vuruş ve Temizlik Harekâtı” adı altında yürüttüğü çeşitli operasyonlar, binlerce gencin idamına ve on binlercesinin ise hapse atılmasıyla devam eden devlet terörüne dönüşmüştür.
Bir hafta içerisinde binlerce gencin ölümü ve tutuklanması ile sonuçlanan 1997 tarihindeki Gulca’daki kanlı katliamdan bu güne kadar Çin Hükümetlerinin Doğu Türkistan’da yaşayan Uygur Türklerini keyfi tutuklamaları ve idamları hız kesmemiştir. Merkezi Almanya’da olan Doğu Türkistan Enformasyon Merkezinin elde ettiği bilgilere göre 05 Şubat 1997 tarihinden bu güne kadar milyonlarca Doğu Türkistanlı tutuklanmış ve binlercesi de idam edilmiştir.
Bütün bu olaylara rağmen Çin Hükümeti utanmadan sıkılmadan 11 Eylülde ABD’de meydana gelen terör olaylarını bahane edip, Uygur halkına top yekûn terörist muamelesi yapmaya ve uluslararası arenada Doğu Türkistanlılara terörist damgası vurmayı amaçlamıştır. Vatanını ve milletini savunan, kendi topraklarında insanca yaşamayı talep eden 40 milyonluk Uygur halkı ile yurt dışında yaşayan Doğu Türkistan teşkilatlarını da top yekûn terörist ilan etme küstahlığını ve cüretini göstermiştir.
Çekilen bunca acılara ve tüm mücadelelere rağmen, dünya sustukça ve Çin’e ucuz işçilik, bir milyar üç yüz milyonluk Pazar diye baktıkça, Doğu Türkistan’da yaşanan soykırım ve asimile göz ardı edilmeye devam edilecektir. Konu ekonomik ve ikili çıkar ilişkileri olduğu sürece kulaklar duymaz, gözler görmez, kalpler hissetmez olmaktadır. Dünyanın ve özellikle Türkiye Cumhuriyeti Hükümetlerinin, bağımsız Türk Devletlerinin ve İslam ülkelerinin bu kör tutumu ve sessizliği Çinlileri cesaretlendirmektedir. Çin bu sessizliği ikrardan saymakta, Doğu Türkistan halkını vatanında azınlık durumuna düşürmeye ve hatta yok etmeye çalışmaktadır.
Çin’i Doğu Türkistan’daki insan hakları ihlallerini, hak ve hukuk tanımazlığını bir kez daha nefretle kınıyoruz. Çin’in akıl almaz uygulamalarına karşı tüm dünya devletlerini, başta Türk Cumhuriyetlerini, İslam Âlemini, bilhassa insan hakları savunuculuğunu yapan ülkeleri ve sivil toplum örgütlerini, basın organlarını ve mensuplarını bu insani ve vicdanı konu hakkında gerekli önlemleri ve almaya ve görevlerini yerine getirmeye davet ediyorum.
Doğu Türkistanlılar dünyanın en büyük sömürgecisi ve işgalcisi olan Çin’e karşı hak ve hukuk arayışlarını başarıya ulaşacakları güne kadar sürdürmeye kararlıdır. Bu güne kadar haklı davamızda mücadele ederek hayatlarını feda edenler ile Gulca Katliamı ve sonrasında şehit olan soydaşlarımıza, kardeşlerimize rahmet diliyoruz. Ruhları şad olsun.
UNUTMADIK, ANT OLSUN, UNUTMAYACAĞIZ.
TÜRK HAREKETİ