İran’da YaÅŸayan Türkler;
İran toprakları, tarihin hiçbir döneminde, etnik, siyasal, kültürel, sosyal ve diÄŸer alanlarda tek yönlü bir ülke görüntüsüne sahip olmamıştır. Ülkede farklı etnik grupların olması, bu ülke toplumunu siyasi, kültürel, dilsel ve diÄŸer alanlarda da karmaşık hale getirmiÅŸtir. Ancak, 1925 yılında iktidarı Kaçar Hanedanından alan Pehlevi ailesi uyguladığı politikalarıyla, İran toplum yapısı, "Fars kimliÄŸi" baÅŸat konuma getirilerek, deÄŸiÅŸtirilmeye çalışılmıştır. 1979 yılında yapılan İran İslam devrimiyle bu politikalarda önemli bir deÄŸiÅŸiklik olmamıştır.
İran TürklüÄŸü ve İran’da yaÅŸayan Türkler hakkında çok fazla araÅŸtırma yapılmamış, ilk defa W. Barthold, İran’ın Tarihi CoÄŸrafyasına dair yayınladığı kitabında dağınık olsa da ilk bilgileri vermiÅŸtir. Bu kitabın Farsça tercümesi Tarhan’da yayınlanmıştır.
İran’da Türk varlığının ortaya çıkma korkusu, Batı ülkeleri ile Farsların iÅŸine gelmemiÅŸ, İran’daki Türk varlığını devamlı inkâr etmiÅŸlerdir. Bu politikaları ile de bölgede uzun dönemli bir siyaset ve hâkimiyet yürütebilmiÅŸlerdir.
İran, çok eski zamanlardan beri bir Türk yurdu olmuÅŸtur. Anadolu’nun TürkleÅŸmesinden önce İran TürkleÅŸmesini tamamlamış, Anadolu’nun TürkleÅŸmesinde önemli katkılarda bulunmuÅŸ ve üs görevi üstlenmiÅŸtir.(1)
Türklerin İran’daki varlıkları miladi baÅŸlarına kadar uzanmaktadır. İran’a yapılan ilk Türk göçleri ve yerleÅŸimlerinin miladi baÅŸlarında "Kırmızı" ve "Ak Hun" gruplarının gelmeleriyle gerçekleÅŸtiÄŸi bilinmektedir. (2)
Türkler İran’da, Sakalardan Gaznelilere, Selçuklulardan Karakoyunlu ve Akkoyunlulara, Safevilerden Kaçarlara kadar 950 yıldan fazla pek çok Türk Devlet ve hanedanları ile hüküm sürmüÅŸlerdir.
Türk akıncıları İran’a iki koldan, Kafkasya ve Amu-derya üzerinden gelmeye baÅŸlamışlardır. Türklerin İran’la temaslarının M.Ö. 4ncü yüzyıla kadar gerilere gittiÄŸini, Bizans, eski Pehlevi, Gürcü, Ermeni ve Alban kaynaklarında yer alan birçok bilgi kanıtlamaktadır. (3)
10ncu yüzyılın son çeyreÄŸinden 20nci yüzyılın ilk çeyreÄŸine kadar İran’da kesintisiz hâkimiyet süren Türkler, bu hâkimiyetleri sırasında Orta Asya’dan göç eden Türk kabilelerini iskân ederek İran’ı bir Türk ülkesi haline getirmiÅŸlerdir.
Bunlar
* Gazneliler Devleti (963-1189)
* Büyük Selçuklu İmparatorluÄŸu (1037-1194)
* İl Denizliler Devleti (1136-1225)
* HarzemÅŸahlar Devleti (1091-1231)
* Timur İmparatorluğu (1370-15079
* Karakoyunlu Devleti (1375-1469)
* Akkoyunlular Devleti (1468-1503)
* Safevi Devleti (1501-1736)
* Kaçar Devleti ( 1796-1925)
1925 yılına kadar devlet bazında İran’ın asli unsurları olarak kabul edilen Türkler, 1850 yılından itibaren, İran’da geliÅŸen bir dizi siyasi olaylar nedeniyle itibar kaybetmeye baÅŸlamışlardır. 1925 yılında İran’da Pehlevi hanedanlığının iktidarı ile birlikte, iktidar yapısının “Pan-İranist” ve “Fars milliyetçisi” söylemlere göre ÅŸekillenmeye baÅŸlaması, Türkleri karşı cephede yer almaya zorlamıştır. (4)
Asırlar boyunca Türklerin yönetiminde kalan Farslar, 1925 yılında Kaçar Hanedanlığının sona ermesiyle yönetimi ele geçirdiler. Bu tarihten itibaren de olası bir Türk milliyetçiliÄŸini kendi yönetimleri için bir tehlike olarak gördüler ve baÅŸta Azeriler olmak üzere İran’daki Türkler/Türkmenler üzerinde sistemli bir asimilasyon politikası uygulamaya baÅŸlamışladır. (5)
Türkmenistan, Çarlık Rusya`sı ve İran arasında 1881 Aralık ayında imzalanan bir antlaÅŸma ile iki ülke arasında paylaşılmıştır. Bu tarihten itibaren, Çarlık Rusya`sı içinde kalan Türkmen topraklarında yaÅŸayan Türkler, genel bir adla "Türkmenler" olarak varlıklarını devam ettirirlerken, İran sınırları içinde kalanlar ise, aÅŸiret yapısı içinde etnik ve milli oluÅŸumlarını gerçekleÅŸtiremeden İran`da yaÅŸamaya devam etmiÅŸler ve "İran Türkmenleri" olarak anılmışlardır. (6)
İran nüfusunun 80 milyona yakın olduÄŸunu söylemek mümkündür. İran nüfusunun yüzde 98`i Müslüman olup, bunun yüzde 90’ı Åžii, yüzde 10’u ise Sünni’dir. Söz konusu nüfusun iki ana unsuru ise Farslar ve Türklerdir. Bu iki unsurun genel nüfusa oranları yüzde 85 civarında olup, geri kalan yüzde 15’lik kesimi ise, Araplar, Kürtler, Beluciler, Hıristiyanlar, Yahudiler ve diÄŸerleri oluÅŸturmaktadırlar. İran`da yaÅŸayan Türklerin nüfusu ile ilgili kesin bir rakam olmamakla birlikte, 42’sini yaklaşık 35,5 milyonunu Türkler teÅŸkil etmektedirler. (7)
GörüldüÄŸü gibi İran tarih ve nüfus itibariyle tamamen bir Türk ülkesidir. Bugün İran’da Fars azınlığının
Türk çoÄŸunluÄŸuna tahakküm ettiÄŸi bir devir yaÅŸanmaktadır.
Özellikle Åžah döneminden itibaren Fars dili ve kültürü etkisi altına zorla sokulan Türkler, özellikle Türk dili, eÄŸitimi ve yayının yasaklanmasından sonra birçok direniÅŸ göstermelerine raÄŸmen baÅŸarılı olamamışlardır.
Bütün bunlara raÄŸmen, İran’da Türk nüfusu ve Türkçe konuÅŸan halklar konusunda Fransız Seyyah “Chardin” Safeviler dönemi İran ordu dilinin Türkçe olduÄŸunu, İran’ın güney ve batı sınırlarından baÅŸlayarak eski Partlar memleketinin daha ötesine kadar, Farsçadan daha çok Türkçe konuÅŸulduÄŸunu belirtmektedir. 18nci yüzyılın ilk yarısında seyyah “Olearius”un, Derbent’de Dede Korkut hikâyelerini duyması, A. Chodzko’nun İran sarayında KöroÄŸlu hikâyelerinin okunduÄŸunu belirtmesi, İran’da Türklerin ne kadar etkili olduÄŸunu göstermektedir.
Geldikleri tarihlerde İran’ın her tarafına yayılan Türkler, daha sonraları Fars rejiminin baskıları nedeniyle genellikle dört bölgede yoÄŸunlaÅŸmıştır.
1. Kuzeybatı bölgesinde; AfÅŸar, Bayat, Begdili, Bayındır, Kıpçak, Halaç, Tekeli, Åžamlı, Usanlı, İspirili, Kara Gözlü, Buçarlı, Akkoyunlu, Karakoyunlu, Rumlu, Ustaclu,
2. KuzeydoÄŸu bölgesinde; Türkmen, Geraylı, TemirtaÅŸ, ÇaÄŸatay, Celayir, Karşı Kuzey, AfÅŸar ve Bayat,
3. Orta bölgesinde; Åžahseven, Azerbaycan Türkleri, Türkmenler, AvÅŸarlar.
4. Güney bölgesinde; KaÅŸkayi, Hamse, Huzistan, Kirman ve İsfahan Türkleri yaÅŸamaktadır.
İran içinde tarihten bugüne dökülen Türk kanı, Turan coÄŸrafyasının diÄŸer bölgelerinden az deÄŸildir. 1905 yılında Settar Han, 1920’de Åžeyh Muhammed Hıyabani, 1944-1945 yılında Mir Cafer PiÅŸeveri baÅŸkanlığındaki Azerbaycan millî hükümeti ve 1995 yılında Güney Azerbaycan millî uyanış hareketi olarak, dört baÅŸlık altında toplanan Güney Azerbaycan millî hareketi, her döneminde binlerle ifade edilen sayılarda ÅŸehit vermiÅŸtir.
"Biz istiyoruz ki, ülkede hüküm süren hakiki millet olsun. Biz de halen meÅŸrutiyet rejimi vardır. Bu meÅŸrutiyet rejimini hayata geçirmek ilk adımdır ki, bu adımı biz atmalıyız. Biz, sözü iÅŸe çevirmeliyiz. MeÅŸrutiyeti dilimizde deÄŸil, bütün idarelerimizde yerleÅŸtirmeliyiz. Biz, Tebriz ÅŸehrinden baÅŸlayarak bütün İran’da arzularımızı yerine getireceÄŸiz.” 1919 yılında büyük önder Åžeyh Muhammed Hıyabani, İran TürklüÄŸünün hedeflerini bu sözleriyle açıklamıştır.
Güney Azerbaycan 2nci Dünya savaşı sırasında bağımsızlığını ilan etmiÅŸ ve Güney Azerbaycan Milli Hükümetini kurmuÅŸlardır. Bu dönemde milli ordu kurma, toprak reformu, kültür iÅŸlerinin TürkleÅŸtirilmesi yolunda büyük çabalar harcanmış, ancak İngiliz, Rus ve İran etki ve baskıları nedeniyle bu giriÅŸimlerden sonuç alınamamıştır. (8) 1945 yılında kurulan Güney Azerbaycan Milli hükümet 1946 yılında yıkılmıştır.
1978-1979 yıllarında İran’da meydana gelen rejim deÄŸiÅŸikliÄŸi büyük ölçüde Azerbaycan Türklerinin çaba ve mücadeleleri ile gerçekleÅŸmiÅŸtir.
Fakat devrim sırasında vaat edilenler daha sonra büyük ölçüde unutulmuÅŸtur. 1979 Anayasası’nın açıklanması ile birlikte Türklere fazla bir hak tanınmadığı ortaya çıkmış, bunun üzerine de Türklerin %80’ne yakın bir kısmı anayasa oylamasına katılmamıştır. Anayasa oylamasının ardından Türk bölgelerinde gösteri ve ayaklanmalar baÅŸlamış, Tebriz’de resmi daireler Türklerce iÅŸgal edilmiÅŸtir.
İran yetkilileri bu ayaklanmaları Türk önderlerin telkin ve desteÄŸi ile zorlukla bastırabilmiÅŸ, duruma hâkim olduktan sonra da Ayetullah Åžeriat Medari, Mehdi Bazargan ve diÄŸer Türk devlet adamları devre dışı bırakılmıştır. Anayasada verilen küçük haklar da unutularak Türklere baskılar her geçen gün artmaya baÅŸlamıştır. Åžahlık rejiminde yürütülen asimilasyon politikası yeni İran İslam devleti tarafından da aksatılmadan yürütülmüÅŸtür.
Her zaman İran bütünlüÄŸünü savunan Türkler, İran-Irak savaşında ülkeyi savunmuÅŸlar. SavaÅŸtan sonra İran Türkleri medeni haklarını elde etmek için çeÅŸitli kültürel etkinlikler düzenleseler de İran devleti bunu görmezlikten gelmiÅŸtir. Hiçbir kültürel hakka sahip olmayan Türkler Tarhan rejimi tarafından hor görülmüÅŸ ve her türlü hakarete uÄŸramıştır. Sonunda Tahran’dan yayınlanan İran gazetesinde Türkleri ”hamam böceÄŸi” yerine koyması, bardağı taşıran son damla olmuÅŸ, Azerbaycan Türklerinin yaÅŸadığı kentler baÅŸta olmak üzere birçok kentlerde ayaklanmalar olmuÅŸ. Ayaklanmalarda halkın üzerine ateÅŸ açılmasıyla 55 kiÅŸi ÅŸehit, yüzlerce yaralı ve binlerce tutuklamalar olmuÅŸtur.
Güney Azerbaycan’da Åžahlık döneminde Türkçe eÄŸitim ve yayın yasaklanmıştı. Bu yıllarda Türkçenin eÄŸitim dili olması için iki defa teÅŸebbüse geçilmiÅŸti. Aralık 1920 yılında Åžeyh Muhammed Hayabani’nin Güney Azerbaycan’da kurduÄŸu “Azadistan Cumhuriyeti ”’nde resmi dilin Türkçe olduÄŸu ilan edilmiÅŸ ve Türkçe eÄŸitime baÅŸlanmıştı. 1 Eylül 1921 yılında Azadistan Cumhuriyetine İran tarafından son verilmesi üzerine Türkçe eÄŸitim de kaldırılmıştır. Güney Azerbaycan’daki İkinci Türkçe eÄŸitim giriÅŸimi 1945 yılında PiÅŸevari tarafından kurulan milli hükümet zamanında yapılmış, 1946 yılında milli hükümetin kan ve vahÅŸetle bastırılmasından sonra, Türkçe eÄŸitim ve yayın İran tarafından yasaklanmıştır.
Son olarak 1978 yılında Åžahlık rejiminin ortadan kaldırılmasından sonra Türkçe yayın yasağı kaldırılmasına raÄŸmen eÄŸitim dili Farsça olarak devam etti. Türkçe yayınların serbest bırakılması üzerine Türkçe yayınların sayıları hızla çoÄŸalmaya baÅŸlamıştır.
Bütün bu geliÅŸmelere raÄŸmen Güney Azerbaycan’da Fars alfabesi kullanıldığından Türkçe yayın azlığı bulunmakta, Türkiye ve diÄŸer Türk ülkeleri ile kuvvetli kültür baÄŸları kurulamamaktadır.
Kaynaklar;
1. Blagga Rafael, ”İran Halkları El Kitabı” 1997, s.312
2. Ahmet Annaberdiyev, İran Türkmenleri (1881-1979), (Yayınlanmamış Doktora Tezi), Marmara Üniversitesi Türkiyat AraÅŸtırmaları Enstitüsü Atatürk İlkleri ve İnkılâp Tarihi Ana Bilim Dalı, İstanbul, 2006, s.77.)
3. Aygün Attar, İran’ın Etnik Yapısı (Yakın Dönem ve Günümüzde), Divan Yayıncılık, Ankara, 2006, s.62.)
4. Aygün Attar, İran’ın Etnik Yapısı (Yakın Dönem ve Günümüzde), Divan Yayıncılık, Ankara, 2006, s.223.)
5. Mustafa Balbay, İran Raporu, Cumhuriyet Kitapları, 2.B., İstanbul, 2006, s. 121)
6. Annaberdiyev, Ahmet, İran Türkmenleri (1881-1979), (Yayınlanmamış Doktora Tezi), Marmara Üniversitesi Türkiyat AraÅŸtırmaları Enstitüsü Atatürk İlkleri ve İnkılâp Tarihi Ana Bilim Dalı, İstanbul, 2006. sxıı)
7. GökdaÄŸ, Bilgehan A.-Heyet, M. Rıza, "İran Türklerinde Kimlik Meselesi", bilig, S.30, Yaz 2004. s. 52)
8. Özkan, Nevzat; ”Türk Dilinin Yurtları”, AkçaÄŸ Yayınları, Ankara. 2003, s.76).